Peyzaj Mimarlığı

Peyzaj mimarlığı güncel önemini her zaman korumuş, gelecekte de korumaya devam edecek ender meslek disiplinlerinden biridir. Adını doğal ve kültürel değerlerin bütüncül olarak değerlendirilmesi anlamına gelen "landscape" kavramından alan peyzaj mimarlığının temel ilkesi, insan ve doğa etkileşimlerini analiz etmek ve değerlendirmektir. İnsanların güncel hayat içerisinde az ya da çok sık kullandıkları iç ve dış yaşam alanlarında kullanılan gösterişli tasarım yaklaşımları günümüzde yerini bakım, onarım ve koruma politikalarına bırakmıştır. Ülkemizde 4.07.2011 yılında resmi gazetede yayınlanan 644 sayılı kanun hükmü kararname ile kültür varlıkları ve tabiatı koruma varlıkları birbirinden ayrılmıştır. Bu kanun hükmü ile Kültür Varlıkları Kültür Bakanlığına, Tabiatı Koruma Varlıkları, Doğal Sit Alanları ve bunlara ilişkin hususlar, iş ve işlemler Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmiştir. İlerde gerçekleştirilecek projeler ve politikalarda bu ayrımın bütüncül yaklaşımlar eşliğinde ele alınarak değerlendirilmesi, konuların bireysel olarak daha hassas bir şekilde ele alınmasına olanak sunacaktır. Fakat bu demek değildir ki peyzaj mimarları kamuda sadece bu Bakanlıklarda görev alabilir. Peyzaj mimarlığının planlama ve tasarımla ilgili meslek disiplinleri ve bilim dalları ile bir arada çalışma gerekliliği unutulmamalıdır. Peyzaj Mimarları, Orman ve Su İşleri Bakanlığı içerisinde yer alan Milli Parklar birimi ve Turizm Bakanlığının gerçekleştirdiği planlama çalışmalarında görev alabileceği gibi, planlama ve tasarım kavramlarını bünyesinde barındıran bakanlıkların her birinde yer almalıdır. Bu duruma verilebilecek en iyi örnek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından geliştirilen "Erişebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği" nin yürütülmesinde peyzaj mimarlığı meslek disiplinine de yer verilmesidir. Koruma ve kullanma dengesinin sıkça tartışıldığı günümüzde peyzaj mimarları hak ettiği saygınlığı ve itibari kazanamamıştır. Bunun belki en önemli sebebi peyzaj mimarlarının yeterli denetim yetkisine sahip olmamasıdır. Kurumlarda yer alan peyzaj mimarlarının sayısının ve denetim yetkisinin arttırılması oldukça önemli bir husustur. Zaman içerisinde meslek disiplinlerine daha fazla yer verilmesi ve peyzaj mimarlarının denetim yetkisinin arttırılması hataların önüne geçerek keyfi uygulamaları da azaltacaktır. Özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan ÇED raporlarında (maden ocakları, rehabilitasyon çalışmaları ve HES) peyzaj mimarlarının yetkilerinin arttırılması yönetmeliğin 15. maddesi "Faaliyet izlenmesi ve denetlenmesi" nin uygulanabilirliğinin proje bitiminde denetiminin yapılması açısından da son derece önemlidir. Diğer taraftan imar mevzuatında da peyzaj mimarlığına da yer verilmelidir. Tabiat varlıkları bölge komisyonları oluşturulurken başlangıçta peyzaj mimarları oluşum içerisinde düşünülürken çıkan kararnamede farklı meslek disiplinlerine yer verilirken, peyzaj mimarlarının oluşum içerisinde hala yer almadığı görülmüştür. Bu durum peyzaj mimarlığı mesleğinin kurumlar içerisinde yerini sağlamlaştıramadığını göstermektedir. Bunun en önemli sebebi peyzaj mimarlığı meslek disiplininin iyi bilinmemesi, farklı meslek disiplinlerinin ortak çalışmaması, hükümet ve toplum örgütlerinin olumlu politikalar sergileyememesinden kaynaklanmaktadır. Bir an önce bu olumsuz koşullar iyileştirilerek peyzaj mimarlarına hak ettiği değerin verilmesi ülkenin çevre politikalarına da katkı sağlayacaktır.